26 Ağustos 2011 Cuma

Kadir Gecesi ve Duası


Kadir Gecesi son semâvî kitab-ı mukaddes Kur’an-ı Kerim’in indirildiği gecedir...




Levh-i Mahfuz’dan dünya semasındaki Beytü’l-İzzet’e toptan, oradan da yeryüzüne parça parça ilk defa indirilmeye başladığı, Cebrail’in Hz. Muhammed’e (sas) ilk vahiy ile birlikte peygamberlik vazifesini getirip tebliğ ettiği kutsal gecedir, denilmiştir. Kur’an’ın 97. suresi, Kadir suresidir ve bu gecenin faziletinden bahseder. Surede Kur’an’ın indiği Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir.

Vahyedilen ilk âyetler , Alak suresinin “İkra! Oku!” emriyle başlayan ilk beş ayet-i kerimesidir: “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla. O ki insanı yapışkan bir hücreden yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretendir.”  Hakkında kendi ismiyle müstakil sureindirilen tek gece, Kur’an’da açıkça ismi konularak zikredilen yeğane gece, Kadir gecesidir. Bu istisna, bu ayrıcalık ve farklılık, onun fâikiyet ve faziletini ortaya koymaya yeter.

İlk vahyin, 610 yılı Ramazan ayının 17’si Pazartesi gecesi nâzil olduğu bilinmektedir, meşhur olan budur. Her yıl yer değiştirdiği için, Kadir gecesinin tam vakti ise kesin olarak bildirilmemiştir. Değişme periyodu da gizli bırakılmıştır. Fakat ekserî âlimler, hadis-i şeriflerin delâletinden Ramazan ayının 17, 19, 21, 23, 25, 27 ve 29. gecelerinden birisi, ekseriyetle de 27. gecesi olduğunu kabul etmiş olup hemen hemen bütün İslâm âlemi de bu geceyi benimsemiştir. Bununla beraber başka gecelerde olma ihtimali de vardır ki yeri geldiğikçe bahsedilecektir.

Kadir gecesinin mahiyeti ile alakalı temel altı hakikat: Kadir gecesini Kadir gecesi yapan hususiyet ve faziletlerin en önemlileri, Kadir suresinde zikredilmiştir, diğerleri de bazı hadisi-i şerif ve âsâr ile haber verilmiştir. Kadir gecesinin mahiyeti ile alakalı temel hakikatlerden bazıları şunlardır:

1. Kur’ân-ı Kerîm, Levh-i Mahfuz’dan dünya semasındaki Beytü’l-İzzet’e topyekün olarak Kadir gecesindeindirilmiştir. Kur’ân’dan ilk vahiy olarak Alak sûresinin ilk beş âyeti de yine Kadir gecesinde nâzil olmuştur. Bu gecede hidayet rehberi olan Kur'an, Resul-i Ekrem (sav) vasıtası ile en hayırlı ümmete gönderilmiştir. Bu kitabın indirilmesi, insanlık için kainatta cereyan eden en önemli hadisedir.

2. Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.

3. Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü emirler ve hadiseler Allah Teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir.  Abdullah İbn-i Abbas (ra) ve İmam-ı Ebu'l-Hattab el-Basri'ye göre; bu gecede, gelecek seneye kadar cereyan edecek her türlü önemli hadiseler hakkındaki Allahu Teala (cc)'nın ezeli kaza ve takdiri, ilgili meleklere tebliğ olunur.

4. İmam Sehl b. Abdullah, "Allahu Teala (cc), bu gece mü'min kullarına rahmet ve mağfiretini takdir eder." buyurmuştur.

5. Bu gecede yeryüzüne Ruh (Cebrail) ve çok sayıda melek iner. İmam Halil b. Ahmed, "Bu gecede yeryüzüne o kadar çok melek iner ki, adeta yeryüzü meleklere daralır."  diyerek, meleklerin bu faaliyetleri sebebiyle kadr-ü kıymetinin ortaya çıktığını belirtmiştir.

6. Bu gece tanyerinin ağarmasına (imsak vaktine) kadar selamdır, esenliktir; her türlü kötülükten uzaklaştırılmıştır. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler.

Kadir gecesinin kadrini bilmek için önce ne olduğunu bilmek gerektir. Kadir gecesi, mübarek gecelerin enüstünüdür ve “Gecelerin Sultanı” olarak namlanmıştır. Kadir gecesi Kur’an gecesidir, Bedir gecesidir, Mele-i A’lanın toplantı gecesidir, göklerötesinde Ruhaniyetin oluştuğu gecedir.

İbn-i Receb el-Hanbelî’in belirttiği gibi: Ramazan ayının, günahlara keffaret olmasının ve bağışlanmanın sebebleri temelde üç tanedir: 1. Ramazan orucu, gecelerini kıyamla geçirmek ve Kadir gecesini ihya etmek.  Bazı eserlerde Hz. Ali Kadir gecesi şehid edildi, diye geçmektedir. İslam’ın ruhî hayatı denilen tasavvufî ifadesiyle: Kadir gecesi, fenâ-yı Zat’a mazhariyetin zevkedildiği gecedir.  Kadir gecesi Hz. Muhammed ve ümmetine mahsus kılınmış, diğer peygamber ve ümmetlerine nasip edilmemiş özel bir gecedir. Kadir Gecesi, Müslümanların yıllık üçüncü bayramıdır denilmiştir.

Leyâl-i Mübâreke-i Hamse “Beş mübarek gece” (yani dinî kandiller) içerisinde doğrudan Kur’an-ı Kerim’de hâiz olduğu sûre ile haklı ve hakikatli bir mevkiye sahip olan Kadir gecesi, müslümanların gönüldünyalarında da, hatta en zayıf imanlı ve amelsizlerine kadar, derin bir etkiye sahiptir. Kadir gecesi, din ü diyaneti terketmiş talihsizlerin bile ruhlarının çok derinliklerinde hep varlığını içten içe devam ettirmiştir.  Kadir gecesi doğanlara Kadir, Kadriye, yahut Abdülkadir ismi konulması halk arasında meşhur olmuştur.

Kadir gecesinin fâikiyetini gösterir bir yaklaşım: Kadir gecesi olsun, sair mübarek vakitler olsun, farklılığınıve fâikiyetini şöyle bir yaklaşım ile anlamamız daha kolay olacaktır: “Birtakım zamanlarda mesai yapanlara, normal zamanların birkaç katı fazla ücret verilir. Bazı olayların yıldönümleri ikramiye günleridir. Bazı krallar tahta çıkışları ya da işbaşına gelince cülus bahşişi dağıtırlar. Bazan genel af ilân edilir ve çok büyük cezalar dahi bağışlanır. Bazı pazar, panayır ve yerlerde yüzdeyüzleri çok âşan kârlar sağlanır... Bütün bunlar bizim Kadir Gecesi gibi zamanları anlamamızda sadece bir fikir verebilirler. Çünkü o gecenin sahibi Sânî'dir, Cevvâd'dır, Kerim'dir, Gaffâr'dır... O'nun hazinesi, cömertligi, keremi, bağışlaması başkalarınınkine benzemez. O, insanlara göre ne kadar büyükse, O'nun bahşişi ve affı da onlanrinkine göre o kadar büyüktür. Hazineler O'nun olduğuna göre, kime ne kadar vereceğini de O bilir. İşte Kadir Gecesi, O'nun Muhammed Ümmetine bir bahşişi, bir genel af ilanı ve bir ikramiyesidir. Bu, ayrıca Allah (cc)'in kullarına ne kadar acıdığını ve kurtuluşlarını nasıl istediğini de gösterir.”

Eğer cennetten bir adam çıksa, ve bütün dünya ehli de ona misafir olmak isterse o hepsini yedirir içirir, giydirir. İşte Kadir Gecesi de Hakk’ın misafirlerinden biridir. Onun ziyafeti bütün dünya halkına yeter. Mahlukatın tümü Allah’ın misafiri ve kullarıdır. Onun keremi onlara yetmez mi, cömertliği onlara kafi gelmez mi?

Kadir Gecesi, nurlu, feyizli, ışıklı bir gecedir. Ondan gönüllerimize yayılan ışık, Kur’an’ın ışığıdır. “Bu ışık, yüce Allah'ın Kuran'ındaki ışığıdır. Bütün Kadir gecesi boyu yeryüzü ile yücelerin yücesi arasında mekik dokuyan meleklerin ve Cebrail'in ışıklarıdır. Varlık alemine ve varlık aleminde gezinen ruhlara yayılan esenlik merheminin ışıklarıdır, nurudur.”

İŞTE KADİR GECESİ DUASI
İşte bin aydan daha hayırlı mübarek Kadir Gecesi'nde edilecek duası. "Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313)

EUZÜ BİLLAHİ MİNE’Ş-ŞEYTANİ’R-RACÎM
BİSMİLLAHİ’R-RAHMANİ’R-RAHîM


اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلىَ آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ

Ey talihsizlerin sığınağı,
ey âcizlerin güç kaynağı,
ey dertlilerin tabibi
ey yolda kalmışların yol göstereni!
Ey çaresizler çaresi!
ve Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı!
İçinde bulunduğumuzkadir gecesihürmetine
bizleri affeyle ya Rabbi

Allahım
Sen bizleri ufku, inancı ve davaranışlarıyla
tam bir ruh ve mana kahramanı eyle
Derinlik ve enginliğimizi
bilgi ve muktesebatımızla birlikte
gönül zenginliği, ruh saffeti
ve hakka kurbetimiz itibarıyla yap Ya rabbi

Allahım
Sen bizleri kalbi ve ruhi hayata programlı,
maddi manevi bütün kirlerden uzak durmaya kararlı,
cismani ve bedeni isteklere karşı her zaman teyakkuzdaKin, nefret hırs hased bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tevazu ve mahviyet abideleri eyle. Ya rabbi

Allahım
Sen bizleri her zaman hakkı tutup kaldırma peşinde,
mülk ve melekut alemiyle alakalı duyup hissettiklerini başkalarına duyurma iştiyakiyla yanıp tutuşan
diğergamlardan eyle Ya rabbi

Allah'ım
Sen bizleri, olabildiğine sabırlı ve temkinli;
konuşup gürültü çıkarmadan daha çok,
inandıklarını yaşayan,
yaşadıklarıyla başkalarına da örnek olan
bir iman ve aksiyon insanı eyle Ya rabbi

Allah'ım
Sen bizleri dur-durak bilmeden sürekli koşan..
Hak'ka yürüyenlere yürümenin âdâbını öğreten
iç dünyası itibarıyla her zaman ocaklar gibi cayır cayır yanan
ve yanarken de asla gam izhar eylemeyen; eyleyip ağyârı âhına âgâh kılmayı düşünmeyen her zaman içten içe yanan
ve kendine sığınanların ruhlarına hararet üfleyen
kullarından eyle Ya rabbi

Allah'ım
hedefimizde hep öteler tüllenip dursun.
Bizler Hak rızasına bağlanmış,
sürekli ilerleyen
ve sürekli mesafelerle yaka paça olan
iman insanları olalım ya Rabbi!
matlûbumuza ulaşacağımız ana kadar
hep bir küheylan gibi koşalım;
koşarken de herhangi bir beklentiye girmeyelim
ya Rabbi!

Allah'ım
Sen bizleri öylesine içten bir hakikat eri eyle ki ,
oturup kalkıp sürekli yeryüzünde hakkı ikame etmeyi düşünelim ve senin hatırın söz konusu olduğunda da
rahatlıkla bütün arzularımızdan ve isteklerimizden vazgeçebilelim ya Rabbi!

Allah'ım
herkese sinemizi açalım,
herkesi şefkatle kucaklayalım ve toplum içinde hep bir siyanet meleği görüntüsü sergileyelim. Ne var ki,
senden başka kimseden de bir şey beklemeyelim ya Rabbi!

Allah'ım
Sen bizlere Tavırları, davranışları itibarıyla
herkesle uyum içinde olmayı lutfet
hiç kimseyle cedelleşmeyelim,
hiç kimseye karşı düşmanlık beslemeyelim.
kat'iyen başkalarıyla rekabete ve sürtüşmeye girmeyelim.
Dinimize, ülkemize ve ülkümüze hizmet eden
hemen herkesi sevelim..
Bütün olumlu faaliyetlerinden ötürü
Herkesi alkışlayalım
Başkalarının anlayışlarına
hem de konumlarına saygılı kalmaya
alabildiğine itina gösterelim ya Rabbi!

Allah'ım
kendi gayret ve aktivitelerimizin yanında,
senin tevfik ve inayetine de fevkalâde önem verelim..
her hareketimizde rızana mazhar olma yollarını araştıralım..
senin inayetine vesile sayılan
birliğe-beraberliğe olağanüstü ihtimam gösterelim ya Rabbi!

Allah'ım
Sen bizleri bir Hak âşığı ve Hak rızası sevdalısı eyle.
Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun
bütün hareketlerimizi senin hoşnutluğuna bağlayalım
Seni memnun etme yolunda ölesiye bir hırs gösterelim
ve böyle bir hedefe ulaşmak için de
bütün varımızı feda edebilelim,
dünyevî-uhrevî her şeyden vazgeçebilelim ya Rabbi!

Allah'ım
düşünce dünyamızda "benim yapmam", "benim başarmam", "benim sonuçlandırmam".. gibi merdud mülâhazalara asla yer verme ya rabbi yerine getirilmesi gerekli olan şeyleri kim yaparsa yapsın, kendimiz yapmış gibi memnun olalım, başkalarının başarılarını kendi başarılarımız sayalım öncülük yapma şeref ve payesini de onlara bırakalım ya Rabbi!

Allah'ım
her zaman kendimizle yaka-paça ve kendi ayıplarımızla meşgul olalım kimsenin eksiğiyle-gediğiyle uğraşmayalım.Her fırsatta iyi bir insan olma örneği sergileyelim,
başkalarını daha yüksek ufuklara yönlendirip
herkese bir hüsn-ü misal olalım
İnsanların ayıplarına ve kusurlarına göz yumalım..
Onların olumsuz tavırlarına tebessümle karşılık verelim, kötülüklerini iyilikle savalım
ve elli defa rencide edilsek de,
bir kerecik olsun kimseyi kırmayı düşünmeyelim ya Rabbi!

Alla'hım
hayatımızı iman-ı kâmil yörüngeli
ve ihlas donanımlı yaşamayı
en birinci mesele bilelim,
duyguları, düşünceleri ve davranışları itibarıyla
öylesine Hak rızasına kilitlenmiş bir hakikat eri olalım
beraber yürüdüğümüz,
aynı mefkûreyi paylaştığımız kimselerle
asla rekabete girmeyelim..
onlara karşı kat'iyen kıskançlık duymayalım..
aksine, onların noksanlarını giderip, eksiklerini tamamlayalım.. ve onlara karşı hareketlerimizde
hep bir vücudun uzuvlarından
herhangi bir organmış gibi davranalım ya Rabbi!

Allah'ım
Tam bir îsar rûhuyla,
Makam ve mansıp, Paye ve şöhret gibi
maddî-manevî hemen her konuda
yol arkadaşlarımızı öne çıkarıp
kendimiz gerilerden gerilere çekilerek
onların başarılarının dellalı gibi davranalım,
kardeşlerimizin mazhariyetlerini alkışlayıp
muvaffakiyetlerini de bir bayram sevinciyle karşılayalım ya Rabbi!

Allah'ım
başkalarının düşünce ve hareketlerine karşı
hep saygılı kalmaya çalışalım
paylaşmaya, beraber yaşamaya açık duralım..
oturur kalkıp aynı mefkûre insanlarıyla
müşterek hareket etme yollarını araştıralım..
müşterek projeler geliştirelim..
ve "ben" yerine "biz"i ikame etme gayreti gösterelim..
dahası, başkalarının mutluluğu yolunda
rahatlıkla kendi saadetimizi feda edebilelim..
ve bunları yaparken de
kimseden herhangi bir teveccüh beklemeyelim.
hattâ böyle bir beklentiye girmeyi
kendi hesabımıza bir düşüş sayalım;
yılandan-çıyandan kaçtığımız gibi önde görünmekten,
namdan-şandan kaçalım
ve unutulma murakabesine dalalım ya Rabbi!

Allah'ım
Kimsenin kılına dokunmayalım,
saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmayalım.
En kritik durumlarda bile hep dengeli hareket edelim.
Her zaman fenalıklara karşı
iyilikle mukabelede bulunalım..
kötülükleri kötülerin işi sayıp,
bir iyilik âbidesi gibi davranalım ya Rabbi!

Allah'ım
hayatımızı Kur'ân ve Sünnet çizgisinde
Hak dostluğu, takva, azimet ve ihsan şuuru çerçevesinde yaşayalım..
benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı
sürekli tetikte bulunalım
kendimize nisbet edilen güzellikleri
"her şey senden" deyip sana verelim.
iradeye vâbeste işlerde de her zaman
"ben"den kaçıp, "biz"e sığınalım.
hiç kimseden korkmayalım.
Hiç bir hâdise karşısında telâşa kapılmayalım;
ve doğru bildiğimiz şeylerden asla geriye durmayalım ya Rabbi!

Allah'ım
kimseye gücenmeyelim;
hele Hak'ka dilbeste olanlara kat'iyen kırılmayalım.
Yol arkadaşlarımızı herhangi bir fenalık içinde gördüğümüzde onlardan uzaklaşmayalım..
Perdeyi yırtıp onları utandırmayalım;
utandırmak bir yana,
böyle bir fenalığı gördüğümüzde
büyük bir hata işlemiş gibi kendimizi kınayalım.
mü'minlerin farklı yorumlara açık tavırlarından dolayı
onlar hakkında sû-i zanda bulunmaktan kaçınalım;
görüp duyduğumuz şeylere iyi yorumlar getirip
ve kat'iyen olumsuz mülâhazalara girmeyelim ya Rabbi!

Allah'ım
hareket ve faaliyetlerimizi,
bu dünyanın bir ücret yeri değil de,
bir hizmet mahalli olduğu mülâhazasına bağlayalım..
her zamanmemurbulunduğumuz sorumlulukları
fevkalâde bir disiplin içinde yerine getirelim..
netice ve sonuçla meşgul olmayı da
sana karşı bir saygısızlık sayalım ya Rabbi!

Allah'ım
dine, imana ve insanlığa hizmeti,
Hak rızası yolunda en büyük bir vazife bilelim
ne kadar büyük işler başarsak da,
bundan nefsimiz adına
maddî-manevî herhangi bir pâye çıkarmayı
hiç mi hiç düşünmeyelim ya Rabbi!

Allah'ım
Düzenimizin bozulmasından dolayı ümitsizliğe düşmeyelim
Bütün insanların bize karşı olmasından dolayı
sarsıntı yaşamayalım.
"bu dünya, darılma dünyası değil, bir dayanma âlemidir" deyip dişimizi sıkıp sabredelim,
maruz kaldığımız durumlardan kurtulmak için de
alternatif çıkış yolları arayalım
en kritik anlarda dahi değişik stratejiler üretip
hep azm u ikdamda bulunalım ya Rabbi!

Allah'ım
İnsanî değerlerin hor görüldüğü,
dînî düşüncede kırılmaların yaşandığı,
her taraf, başı boşların gürültüleriyle inlediği günümüzde,
başka bir şey değil, Sen bizleri gönül insanları eyle ya Rabbi!
Kadir gecesi hürmetine gönül insanları eyle ya Rabbi!
Mübarekramazanhürmetine gönül insanları eyle ya rabbi!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile efradına ve O’nun bütün arkadaşlarına salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!

Amin..ve’l-hamdü lillahi rabbi’l-alemin

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Kabir Azabı, Münker ve Nekir



Kabir Azabı Nedir ?




Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz veya ölü kabre konulunca simsiyah mavi gözlü iki melek ona gelir onlardan birine münker diğerine nekîr denilir. O iki melek şöyle derler: Bu Muhammed denilen adam hakkında ne dersin ?

O kimse ise ölmeden önce söylediğini aynen tekrar ederek: O Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Muhammed’de onun kulu ve elçisidir.

O iki melek derler ki: Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk. Sonra o kabir yetmiş arşın kadar genişletilir ve aydınlık hale getirilir ve rahatça yat uyu burada denilir. O kimse bu durumu benim aileme dönüp haber verebilir miyim? Deyince o iki melek; gelin güvey gibi rahatça uyu gelin güveyi olan kimseyi ailesinden en çok sevdiği kimse uyandırır derler. O kişi o kabirde mahşer için diriltilinceye kadar rahat rahat uyur.

O kabre konulan kimse münafık ise Muhammed (s.a.v.) hakkında sorulan soruya; İnsanların peygamber dediklerini duydum bende aynen öyle söyledim, gerçek midir? değil midir? bilemiyorum diyecek. Bunun üzerine o iki melek; senin böyle söyleyeceğini biliyorduk derler. O kabre, sıkıştır onu denilir, kabirde onu sıkıştırır da kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Allah onu böylece mahşer günü uyandırıncaya kadar azab etmeye devam eder.” (Nesâî, Cenaiz:114; Buhârî,Cenaiz:86)

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse öldüğü zaman ahiretteki kalacağı yer sabah akşam kendisine gösterilir o kimse Cennetliklerden ise Cennet’ten, Cehennemliklerden ise Cehennem’den olan yeri gösterilir ve ona işte senin oturacağın yer burasıdır, kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek denilir.” (Buhârî, Cenaiz: 89)

(Tirmizi)

"Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur."(Tirmizî, kıyamet, 26).

Kur'an'da şehitlerin kabir hayatıyla ilgili olarak şöyle buyurulur:

"Allah yolunda öldürülenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar." (Âli İmrân, 3/169),

"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Bilâkis onlar dirildirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (Bakara, 2/154).

Kabir azabının yalnız ruha mı, yoksa bedene mi olacağı konusuna gelince:

Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir alemin kapısıdır.
 Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama geçekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.
Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek de inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah ruh’a münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor. Ruh, mükafatı veya cezayı bu yeni giydiği elbise ile görecektir.Bu sebeple Peygamberimiz (asv);


“Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yada Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyuruyor.

23 Ağustos 2011 Salı

Hz.Muhammed (s.a.v)'in Ramazan Hutbeleri - 2

Sahabeden Selman el-Farisî (ra) anlatıyor: Allah'ın elçisi Şaban ayının son günü bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! 

Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır.

O öyle bir ay ki, Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadetle (teravih namazı) geçirmeyi teşvik etmiştir. Kim Ramazan ayında hayır işlerse, Ramazan ayı dışında farz bir ibadeti yapan kimse gibi sevap kazanır. Kim Ramazan ayında bir farzı eda ederse, Ramazan ayı dışında yetmiş farzı eda eden kimse gibi sevap kazanır.

Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir.

Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır.

Bu ayda müminin rızkı artar. 

Kim bu ayda oruç tutan bir mümini iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanması ve cehennem ateşinden azat olmasına vesile olur, iftar verdiği kimsenin oruç ile kazandığı kadar sevap kazanır, oruç tutanın sevabında da eksilme olmaz."

Sahabiler: 'Ey Allah'ın elçisi! Hepimiz iftar verecek güce sahip değiliz ki' dediler.

Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Allah, bu sevabı bir tek hurma veya bir bardak su veya bir içimlik süt ikramı ile de verir" buyurdu.

(Konuşmasına şöyle devam etti): 

"Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır.Kim bu ayda işçisinin / hizmetçisinin işini hafifletirse, Allah onu bağışlar ve cehennem ateşinden azat eder.

(Ey insanlar!) Ramazan ayında dört şeyi çok yapın. Bunlardan ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer ikisine ise sizin ihtiyacınız var. Rabbinizi razı edeceğiniz şeyler; kelime-i şahadet ve tevbe-i istiğfardır. Sizin muhtaç olduğunuz iki şey ise, Allah'tan cenneti ister, cehennemden O'na sığınırsınız.

Kim oruç tutan bir mümine su ikram ederse, Allah da onu benim (Kevser) havuzumdan içirir. Bu havuzdan içen cennete girinceye kadar bir daha susamaz."

(İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192,) (Thk. M. M. A’zamî)

19 Ağustos 2011 Cuma

Hz.Muhammed'in (s.a.v) Ramazan Hutbeleri

HZ. PEYGAMBER (SAV)'İN RAMAZAN HUTBELERİ

Bismillahirrahmanirrahim

EY NAS (Ey İnsanlar)

İlahi rahmet, mağfiret ve bereket ayı size gelip çattı. O öyle bir aydır ki, Allah cc nezdinde ayların en faziletlisi; geceleri,gecelerin en faziletlisi ve saatleri, saatlerin en faziletlisidir. O, bir ay ki; siz onda Allah (cc)'ın keramet ehlinden oldunuz. Nefesleriniz o ayda tesbih, uyumanız ibadet mertebesindedir. O ayda amelleriniz makbul ve dualarınız müstecab olmaktadır. 

Öyle ise kendi Rabbinizden dürüst niyetler ile ve günahlardan, beğenilmez sifatlardan arınmış kalblerle dileyin ki, o ayı oruç tutmaya ve onda Kur’an okumaya sizleri muvaffak kılsın. Zira şaki ve bedbaht kişi bu büyük ayda Allah (cc) bağışlamasından mahrum kalandır.

Bu ayda açlıkla, susuzlukla kıyamet günün açlığını, susuzluğunu hatırlayın. Fakirlerinize ve düşkünlerinize sadaka verin. Büyüklerinize saygı, küçüklerinize sevgi gösteriniz. Yakınlarınızı şefkatle okşayın. Söylenmemesi gereken şeylerden dilinizi sakındırın. Size helal olmayan şeylere bakmakdan gözlerinizi yumun. Duymanız helal olmayan şeyler kulaklarınızı tıkayın. Halkın yetimlerine şefkat gösterin ki, sizden sonra sizin de yetimlerinize şefkat göstersinler. Günahlarınızdan tevbe edip Allah (cc)'a dönün. Ellerinizi namaz vakitlerinde dua için kaldırın; zira namaz vakitleri saatlerin en hayırlısıdır. Bu vakitlerde hak teala kendi kullarına rahmet nazarıyla bakar. O’na münacaat edenlere cevab verir. O’nu çağıranalara (lebbeyk)der. Dua edenlerin duasını kabul eder.

EY NAS

Sizin canlarınız, yaptığınız amellerin rehinidir. O halde Allah (cc)'den bağışlanma dileyerek canınızı rehinden kurtarın. Omuzlarınız, günahlarınızın ağır yükü altındadır; secdelerinizi uzatarak onları hafifletin. Bilin ki hak teala bu ayda namaz kılanlara, secde edenlere azap etmeyeceğine ve kıyamet günü onları cehennem ateşiyle korkutmayacağına izzet ve celaline yemin etmiştir.

EY NAS

İçinizden kim bu ayda oruçlu bir mü’mine iftar verirse, Allah cc katında köle azat etmiş kadar sevab alacak ve geçmiş günahları bağışlanmış olacaktır.

(O sırada ashabtan bazıları dediler ki; Ya Resulüllah, bizim hepimiz buna kadir değiliz.)

Peygamber sav buyurdularki; Bir hurmanın yarısıyla, yahut bir içim suyla da olsa,oruç tutanlara iftar vererek cehennem ateşinden sakının. Gerçekten bundan fazlasına kadir olmayıp böyle yapana Hak Teala bu sevabı verir.

EY NAS

Bu ayda kim, huyunu güzelleştirirse, ayaklarının titrediği o günde Sırat’tan kolay geçer. Kim; bu ayda şerrini insanlardan uzak tutarsa, Allah (cc) kıyamette azabını ondan uzak tutar. Kim, bu ayda babasız öksüzlere şefkat gösterirse, Allah (cc) kıyamette ona merhamet gösterir. Kim, bu ayda kendi yakınlarına olan bağı sağlamlaştırır, onlara iyilikte bulunursa, Allah (cc) kıyamette onu kendi rahmetine kavuştururur. Kim, bu ayda yakınlarına iyiliği keserse,Allah cc kıyamette ondan rahmetinikeser. Kim, bu ayda sünnet namazı kılarsa Allah (cc) ona diğer aylarda kılınan namazın sevabını verir. Kim, bu ayda bana çok selavat gönderirse, amel terazilerinin hafif geldiği günde Allah cc onun amel terazisini ağırlaştırır. Kim, bu ayda Kur'an'dan bir ayet okursa, diğer aylarda Kur'an'ı hadim edenlerin sevabına erişir.

EY NAS

Bu ayda cennet kapıları açıktır. Rabbinizden dileyin, dileyin yüzünüze kapanmasın. Ve cehennem kapıları bu ayda kapalıdır. Rabbimizden dileyin yüzünüze açmasın. Şeytanları bu ayda bağlamıştır; Allah (cc)'dan isteyin sizlere musallat etmesin.

AMİN