Bismillahirrahmanirrahim.
Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği sayısız nimetlerden
birisi de gönül meyvelerimiz ve ciğerparelerimiz olan evlatlarımızdır. Her
konuda olduğu gibi bu konuda da Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde2., Rasulullah (s.a.v.) da hadis-i şeriflerinde
bizlere birçok nasihatte bulunmuş, güzel örnekler sunmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çocuğa gösterdiği özeni ana
rahmine düşmeden evvel başlatır3, doğum ile de devam ettirirdi. Yeni
doğan bir çocuğun kulağına ezan okur, güzel bir isim verir, akika kurbanı
keser, başını tıraş ederek saçlarının ağırlığında gümüş tasadduk eder, onlar
için hayır duada bulunurdu4.
Efendimizin çocuklarla olan bu ilgisi hayatın diğer
alanlarında da devam ederdi. Bazen çocuklar onun yanına gelir, bazen de o
çocukların yanına giderdi. Bu, kimi zaman onlara olan özlemin giderilmesi, kimi
zaman bir ziyaret, kimi zaman da onların bir ihtiyacı için olurdu. Rasul-i
Ekrem (s.a.v.) çocukları bağrına basar, öper, omzuna çıkarır, sırtına alır,
bineğine bindirir, sofrasına çağırırdı5. Hatta sokakta çocukların
oyununa katılırdı. Onları temiz olmaya teşvik eder, sır saklamayı öğretirdi6.
“Evladım! Elinden gelirse hiçbir zaman kimseye karşı kin ve düşmanlık
besleme” diyerek çocuklara kin ve düşmanlık beslememeyi öğrettiği
gibi, onları başkasının hakkına
tecavüzden de sakındırırdı7.
“Evladım! Evine girdiğin zaman evde bulunanlara selam ver. Bu hem
sana, hem onlara bereket getirir8” buyurarak çocuklara evlere
giriş adabını da öğretirdi. Sohbet toplantılarında çocuklara da yer verir,
onları beraberinde davetlere ve hasta ziyaretlerine9 götürürdü.
Çocukları iş başarmaya alıştırır, ilim öğrenmeye özendirirdi. Rasulullah (s.a.v.),
kız çocuklarına ayrı bir önem verir, onların yetiştirilmeleri ve himaye
edilmelerini özel olarak teşvik ederdi. Nitekim bir hadis-i şerifinde şöyle
buyurmuştur: “Kimin üç kız kardeşi yahut iki kızı, yahut iki kız kardeşi olur
da onlara güzel davranır, onlar hakkında (yani onlara kötülük etmemek
konusunda) Allah’tan korkarsa cenneti kazanmış olur.”10
Rasulullah (sav)’in asr-ı saâdeti iman, ahlak, edep,
ilim ve amel üzerine kurulmuştur. Bizler de onun kurduğu ve yaşadığı asr-ı saâdeti
yeniden kurmak ve yaşamak; onun nâil olduğu dünyevî ve uhrevî nimetlere nâil
olmak istiyorsak, çocuklarımıza onun gibi davranmak, onun gibi örnek olmak
zorundayız. Geleceğimiz olan evlatlarımızın zihinlerini ilim, gönüllerini
maneviyat, hayatlarını edep ve ahlâk ile süslemeli, hayatın her alanında
başarılı olmayı öğretmeliyiz.
Ulu
Rabbimiz cümlemize, ahlâklı, faziletli, hayırlı
ve başarılı nesiller ihsan eylesin!
[1]
İbn Mace, Sünen, Edeb, 2.
[2] Kehf, 46; Ahzab, 21.
[3]
Buhari, Be’dü’l-halk, 11.
[4]
Buhari, Buyu, 49; Tirmizi, Udhiyye, 15, 18; Ebu Davud, Edeb, 61;
[5] Demir, Bekir, Hz. Peygamber ve Çocuk
Eğitimi, İst., 2002, s. 40.
[6]
Müslim, Fedâilü’s-sahabe, 145; Ebu Davud, Tereccül, 12.
[7]
Tirmizi, İlim, 95; Ebu Davud, Salat, 26.
[8]
Tirmizi, İsti’zan, 10.
[9]
Buhari, İlim, 14; Buyu’, 30; Buhari, Merdâ, 15.
[10]
Tirmizi, Birr, 13.