İslam’da
kardeşlik denince elbette ilk akla gelen Ensar ve Muhacir
kardeşliğidir. Bu kardeşlik bilinmeden, anlaşılmadan gerçek
kardeşliği kavramamız zor olacaktır. Peki, Ensar kime denir,
muhacir kimdir?
Allah
rızası için Mekke’de her şeyini bırakıp Medine’ye hicret
etmiş bulunan, Müslümanlara muhacir, Mekkeli Müslümanlar
muhabbet ve samimiyetle kucaklarını açan, ellerinden gelen her
türlü yardımı onlardan esirgemeyen Medinelilere de Ensar denir.
Peygamber
Efendimizin Ensar ile Muhacir arasında kurmuş olduğu kardeşlik
müessesi, maddî-manevî yardımlaşma, Muhacirlerin yurtlarından
ayrılmaktan dolayı duydukları keder ve üzüntüyü giderme,
onları Medinelilerle ısındırma, güç ve destek kazandırma
gayesini güdüyordu.
Ensar ise göstermiş olduğu bu kardeşlikten son derece zevk
alıyordu.
Bunun
en canlı örneği Rasulullah tarafından birbirine kardeş ilan
edilen Sa’d bin Rebi ile Abdurrahman bin Avf’andır. "Ben
mal cihetiyle Medineli Müslümanların en zenginiyim, malımın
yarısını sana ayırdım."
demişti. Büyük Sahabi, cennetle müjdelenen 10 kişiden biri
olan Abdurrahman bin Avf’ın verdiği cevap yapılan teklif
Kadar
ibretlidir.
"Allah sana malını hayırlı kılsın. Benim onlara ihtiyacım yok. Bana yapacağın en büyük iyilik, içinde alış-veriş yaptığınız çarşının yolunu göstermendir" (2) buyurmuştur.
"Allah sana malını hayırlı kılsın. Benim onlara ihtiyacım yok. Bana yapacağın en büyük iyilik, içinde alış-veriş yaptığınız çarşının yolunu göstermendir" (2) buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim Ensar ve Muhacir bu kardeşliğini samimiyetini,
misafirperverliğini ve fedakârlığını Bize şöyle bildirir.
"Daha
önce Medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalplerinde yerleştirmiş
olanlara gelince, onlar, kendi yurtlarına hicret eden din
kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde
bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar
bile onları kendi nefislerine tercih ederler, kim nefsinin
ihtiraslarından korunur ise, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ
kendisidir." (3)
Bizim
şanlı tarihimiz de bu tür yardımlaşma ve dayanışma örnekleri
ile doludur. Mazlumun yanında olmayı, zor durumda olanların
yanında olmayı darda kalanlara el uzatmayı bir şeref ve onur
sayan aziz milletimiz, orta doğuda Müslüman din kardeşlerimize de
el uzatmayı ihmal etmemiş, özelliklede şu anda ülkemizde
misafir olan Suriyeli kardeşlerimize kucak açmıştır.
Onlarla
ekmeğini paylaşmış, işini paylaşmış ve onları “Allah’a
ve Ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin” (4)
emri gereğince en güzel bir şekilde ağırlamıştır. Bütün
dünya milletlerinin yapmadıkları yardımları yapmış,
göstermedikleri misafirperverliği göstermiştir. İnsana, insan
adına sahip çıkan çanlı milletimiz, bu davranışıyla bütün
dünya milletlerine örnek bir tavır sergilemiştir. Yüce Rabbimiz,
ülkelerindeki, karışıklık sebebiyle zor durumda olan Suriyeli
kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Onları yalnız bırakmayan ve
en zor günlerinde yardımlarına koşup, Ensar – Muhacir
kucaklaşması anlayışı içerisinde olanı misafir eden aziz
milletimizi daim eylesin.
Yazımızı bir hadis-i şerifin mealiyle bitirmek istiyoruz. “Birbirinizle
ilginizi kesmeyin. Birbirinize arka çevirmeyin, dargın durmayın.
Birbirinize düşmanlık etmeyin, birbirinizi kıskanmayın. Ey
Allah’ın kulları! Kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşine
üç günden fazla dargın durması helal olmaz” (5)
__________________________________________________
- Hucurat,49/10
- Riyazu’s-Salihin terc. C.3, S.140.
- Haşr 59/9
- Buhârî, Edeb, 31, 85;
- Buharı, Nikâh 45, Edeb 57-58
Hazırlayan: Hatip
Şerif IŞIK
0 yorum:
Yorum Gönder