14 Temmuz 2016 Perşembe

SURİYE'Lİ MUHACİRLERE KARŞI MÜSLÜMANLARIN TAKINMASI GEREKEN TAVIR

(Öncelikle belirtmek isteriz ki; hiçbir siyasi parti ile bağımız yoktur. Zira ilmi çalışmalar yapan kimseler olarak siyaset üstü bir konumda olduğumuzu bildirmek isteriz.)
Bir gün bir adam diğerine sorar:
- Dostum 2 evin olsa 1'ini bana verir misin ?
+ (çekinmeden) Tabii ki veririm!
- 2 araban olsa 1'ini bana verir misin ?
+ Tabii ki veririm!
- Peki 2 tavuğun olsa 1'ini bana verir misin ?
+ Bak onu veremem. Çünkü şu an 2 tavuğum var.

Bugün bir kısım Müslümanlara, "İslam için en fazla ne gibi bir fedakarlık yapabilirsin ?" diye sorsan; "Canımı! malımı! her şeyimi veririm!" diye cevap alırsın çoğunlukla. 
Ama gel gör ki; Sırf Müslüman oldukları için öldürülmek istenip de bu ülkeye sığınan SURİYE'lilerle vatanını paylaşmak konusundaki fikirleri aynen yukarıdaki fıkradaki gibidir bir kısım kimsenin.
Halbuki Allah, Kur'an-ı Kerim'de, ölüm tehdidi ve dinlerini yaşayamayışları sebebiyle, Medine'lilere sığınan muhacirlere karşı Medine'lilerin durumunu, bize ibret olsun diye mealen şöyle anlatıyor:

"Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Haşr Suresi-9)

Hiçbir milletin diğerine karşı üstünlüğü yoktur. Her birimiz bir savaş toprağında doğup diğer Müslüman kardeşimize muhacir olabilirdik. Bu nedenle Müslüman kardeşlerimizi kırmadan, onlara karşı düşmanca tavırlar göstermeden, yaratılanı, Yaratan için severek kalpteki kötü hislerden sıyrılmak bu zamanda üstümüze bir vecibedir.

Selam ve dua ile.


13 Şubat 2016 Cumartesi

"Dünyada Bir Garip Gibi Yahut Bir Yolcu Gibi Ol" Hadis'inin açıklaması

“Dünyada (kimsesiz) bir garip gibi yahut bir yolcu gibi ol! ”(Buhârî, Rikâk, 3.) 

Bu hadis, müminlere iki kimseyi örnek vererek dünya ile ilişkilerini bu örnekler üzerine düzenlemelerini salık verir. “Yolcu” örneği ile dünyanın gelip geçici bir uğrak yeri olduğu, asıl varılacak ve kalınacak yerin âhiret olduğu vurgulanır. “Garip” örneği ise, ruhların asıl vatanının bu dünya ve bu beden değil, ruhlar âlemi ve âhiret olduğunu ifade eder. Asıl vatanlarından ayrılan ruhlar, dünyada ve bedende iken gurbettedirler ve kendi vatanlarına dönmenin özlemi içinde yaşarlar. İşte mümin, dünyada tıpkı bir yolcu gibi, kısa bir süreliğine yaşadığını hiç aklından çıkarmaz ve tıpkı evinden barkından uzakta kalmış bir garip gibi, ruhunun gerçek vatanı olan âhirete sürekli özlem duyar.