İŞ KAZASI TAZMİNATI ALMAK CAİZ MİDİR ?
Giriş
Bugünkü hutbemizin konusu, toplumumuzun huzuru, ailelerin refahı ve çalışma hayatının bereketi için son derece önemli olan işçi hakları ve iş kazaları ve iş kazası tazminatı almanın caiz olup olmadığı konusudur.
İşçi Haklarının Önemi
Kardeşlerim, İslam’da işçi ve işveren ilişkisi emanet, adalet ve kul hakkı temeli üzerine kuruludur. Bir işçinin emeğini, alın terini sömürmek, onun hakkını geciktirmek veya eksik ödemek büyük bir günahtır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"İşçinin ücretini, daha alın teri kurumadan veriniz."
(Buhârî, Büyû’, 106)
Bu hadis-i şerif, işçinin hakkını geciktirmenin ve emeğini karşılıksız bırakmanın ne kadar büyük bir vebal olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Yine bir başka hadisinde Peygamberimiz (s.a.v.):
“Kıyamet günü Allah’ın üç düşmanı vardır: Allah’ın adıyla söz verip sözünü tutmayan, bir insanı köle gibi satın alıp hakkını ödemeyen ve bir işçiyi tutup çalıştırdığı halde ücretini vermeyen kimse.”
(Buhârî, Büyû’, 106)
Bu açıkça gösteriyor ki, işçinin hakkını vermemek sadece kul hakkı değil, Allah’a karşı işlenmiş bir suçtur. Bu nedenle işverenler, yanında çalışan insanların haklarını gözetmek, onların ücretlerini zamanında ödemek ve çalışma koşullarını adaletli bir şekilde düzenlemekle sorumludur.
İş Kazaları ve Sorumluluk Bilinci
Aziz Kardeşlerim,
Ülkemizde her yıl binlerce iş kazası meydana geliyor ve birçok kardeşimiz hayatını kaybediyor ya da ağır yaralanıyor. Çoğu zaman bu kazalar, alınmayan tedbirler, ihmaller ve iş güvenliği eksikliklerinden kaynaklanıyor.
Oysa ki İslam, insan hayatını en büyük değer olarak görür. Yüce Rabbimiz Kur’an’da buyuruyor ki:
“Kim bir canı haksız yere öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş gibi olur.”
(Maide, 32)
Bu ayet, işverenlerin ve yöneticilerin taşıdığı can güvenliği sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır. İş kazalarını önlemek için gerekli güvenlik önlemlerini almamak, sadece hukuki bir ihmal değil, aynı zamanda dini açıdan da büyük bir sorumluluktur.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zarar vermek de yoktur, zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”
(İbn Mâce, Ahkâm, 17)
Bu hadis, bize şu mesajı verir:
-
İşveren, işçinin sağlığını ve güvenliğini korumak zorundadır.
-
Çalışma ortamında gerekli tedbirleri almak, güvenli ekipman sağlamak ve iş sağlığı eğitimleri vermek dini bir yükümlülüktür.
-
İşçi de kendi sağlığına dikkat etmeli, kurallara uymalı ve güvenliği tehlikeye atacak davranışlardan kaçınmalıdır.
Tabii ki işçinin de bunun yanında hak araması ve mevcut kanunlarla haklarına ulaşması da tabii ve elzem bir hakkıdır. Bunun için ayrıca araştırıp hak arayışına girmek de diğer işçilerin iş kazası konusundan yana yana mağdur olmamaları için bir haktır VE CAİZDİR.
Üçüncü Bölüm: Kul Hakkı ve Ahiret Sorumluluğu
İş kazaları sadece dünyada değil, ahirette de hesap vereceğimiz büyük bir sorumluluktur. Kul hakkı, İslam’da affedilmesi en zor günahlardan biridir. Rabbimiz, mağdur edilen insanların haklarını mutlaka sahibine iade edecektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Kıyamet günü, haklar sahiplerine mutlaka ödenecektir. Hatta boynuzsuz koyunun hakkı, boynuzlu koyundan alınacaktır.”
(Müslim, Birr, 60)
Bu nedenle iş kazalarına sebebiyet veren ihmaller, sadece dünyada değil ahirette de çok ağır bir hesap doğuracaktır. İşçinin canı ve sağlığı, Allah’ın bize verdiği bir emanet olduğu için, bu emanete riayet etmek hepimizin görevidir.
Sonuç ve Dua
İslam bizlere, işçinin hakkını korumayı, emeğe değer vermeyi, güvenli çalışma ortamları hazırlamayı ve kul hakkından sakınmayı emretmektedir. İşverenin görevi, adalet ve merhametle hareket etmek, işçinin görevi ise görevini hakkıyla yerine getirmektir. Ancak bu şekilde hem dünyada huzur bulur, hem de ahirette yüzümüz ak olur.
Geliniz, hep birlikte şu dua ile bitirelim:
اللّٰهُمَّ اجعلنا من الذين يؤدّون الحقوقَ إلى أهلها، ولا تجعلنا من الظالمين الغافلين.
“Allah’ım! Bizi hakları gözeten, kul hakkına riayet eden, adaletli ve merhametli kullarından eyle. Bizleri zalimlerden, hak yiyenlerden, emanete ihanet edenlerden eyleme. İş kazalarından, kazalardan ve afetlerden bizleri muhafaza eyle. Âmin.”
0 yorum:
Yorum Gönder