Gördüğümüz ve göremediğimiz
varlık alemi Yüce Rabbimizin eseridir. Çevremizdeki canlı ve cansız her şey O’nundur
ve bize O’nu anlatır. Her şey ancak O’nunla anlam kazanır. Göklerin ve yerin yaratıcısı O'dur.[1]Yeryüzünde
ve göklerde olan her şeyi hizmetimize sunan O’dur. Verdiği nimetleri saymaya
kalksak bitiremeyiz.[2] Bütün
bunların karşılığında bizden istenen ise yalnızca O’na kulluğumuzu ve şükranımızı
arzetmektir. O’nu her şeyden çok sevip, O’na bağlanmak ve O’na itaat etmektir.
Kulluğun başlangıcı marifettir. Allah’ı
tanıyıp, O’nu sevmek ve yalnızca O’na kulluk etmektir,
Allah’ı sevmenin dışa yansıması,
Peygamber’i vasıtasıyla bildirdiği hak din İslam’ı kabul etmektir. Allah’a ve
Peygamber’ine itaat etmektir. Varlıkta da darlıkta da Allah’a isyan
etmemek, ihtiyaç ve isteklerini yalnız
O’na arz etmektir. O’nun sevdiklerini sevmek, sevmediklerinden uzak durmaktır,
sevdiğini Allah için sevmektir.
Bu hususta Rasulullah (sav) şöyle
buyurmuştur: “Üç özellik vardır, ki bunlar kimde bulunursa o,
imanın tadını alır: Allah ve Resûlünü
her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini yalnızca Allah için sevmek. Allah kendisini
küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi
çirkin ve tehlikeli görmek.”[3]
Allah
sevgisini geliştirecek davranışların başında farz ibadetler gelir. Bunları nâfileler
takip eder. Bir
hadis-i kudsîde şöyle buyurulmuştur: "Kulum, bana en iyi farz ibadetlerle
yaklaşır. Nâfile ibadetlerle bu yakınlaşmasını sürdürür. Nihayet ben onu severim.
Sevince de (adeta) onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı
olurum. Benden ne isterse mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu kesinlikle
korurum.”[4]
Kişiyi Allah’a yaklaştıran bir
diğer yol, Peygamber’i sevip, sünnetine
tabi olmaktır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da
sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve
esirgeyicidir.”[5]
Hutbemizi
bir ayet-i kerime mealiyle bitiriyorum: “De ki: «Eğer babalarınız,
oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, aşiretiniz, ele geçirdiğiniz mallar,
kesat olup gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler size Allah
ve peygamberinden ve onun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın
emri gelinceye kadar bekleyin. Allah öyle fasıklar güruhunu doğru yola erdirmez.”[6]
Allah
cümlemizi kendisini seven, kendi sevgisine lâyık olan kullarından eylesin.
Kamil
ABDULLAHOĞLU
Bağcılar
Vaizi
0 yorum:
Yorum Gönder