İslam dinini tebliğe memur olan Hz. Peygamber (s.a.v.), bir yandan
iman esaslarını gönüllere nakşederken, diğer yandan da bu akide etrafında
toplanan ırkları, ülkeleri, renkleri ve dilleri farklı insanları, “din
kardeşliği” adı altında birleştirip kaynaştırmıştır. Bunun en canlı örneği de
hicretin ilk yıllarında Mekke’den hicret ederek gelen Muhâcirler ile Medine’nin
yerlisi Ensâr arasında gerçekleştirdiği kardeşliktir. Bu özel kardeşlik; her
türlü maddi ve manevi yardımı, birbirlerini koruyup gözetmeyi içine alıyordu.
Dinimizin
bir kısım emirleri müslümanlar arasında birliği sağlamağa yöneliktir. Tek
Allah'a inanan müslümanların kitabı bir, Peygamberi bir, kıblesi birdir. Her
gün beş kere camide cemaatle namaz kılan ve bir araya gelen müslümanlar, birlik
olmanın huzurunu duyarlar. Cuma ve bayram namazları da böyledir. Hac ibadeti
ise İslâm birliğinin ve kardeşliğinin evrensel tezahürüdür.
Bir toplumda, zengin-fakir, amir-memur, işçi-işveren,
bilen-bilmeyen, kısacası tüm fertler kardeşlik bilinciyle yardımlaşma ve
dayanışma içerisinde olduğunda, Yüce Allah’ın yardımına mazhar olacakları
unutulmamalıdır. Dinimiz, kardeşlik duygularını pekiştirecek nice mesajlar
içermektedir. Kur’an-ı Kerim’de: “Müminler ancak kardeştirler,”[1]
“Hepiniz
birden Allah'ın ipine (İslâm'a) sarılın, asla ayrılmayın, bölünüp parçalanmayın"[2]
buyurulmuştur. Sevgili Peygamberimiz de: "Hiçbiriniz,
kendisi için arzu ettiği şeyi kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz”[3] hadis-i şerifiyle, toplum
dayanışmasının gereğini en güzel şekilde ortaya koymuşlardır. Yine bir
hadislerinde Resul-i Ekrem efendimiz (sav), İslam kardeşliğini şöyle ifade
etmektedirler: “Müslüman Müslüman’ın Kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu
tehlikeye atmaz. Her kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun
ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’ın sıkıntısını giderirse, Allah da o
kimseden Kıyamet gününün bir sıkıntısını giderir. Her kim bir Müslüman’ın
kusurunu örterse, Allah da Kıyamet gününde onun kusurunu örter.”[4]
Millî Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un ifadesiyle:
“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Şu halde, Allah’ın varlığına ve birliğine iman eden, kitaplara,
peygamberlere, meleklere inanan Müslümanlar, İslam esasları etrafında birleşmeli
ve asla bölünüp parçalanmamalıdır. Nitekim Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de bu
hususu ifade etmek üzere şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ve Rasulüne itaat
edin ve birbirinizle çekişmeyin, sonra gevşersiniz ve gücünüz, elden gider.
Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”[5]
Allah, birliğimizi-dirliğimizi dâim eylesin.
Serdar ŞAHİNOĞLU
Gamame Cami
İmam-Hatibi/Ümraniye/İstanbul
0 yorum:
Yorum Gönder